Kahvaltı, Yazılarımız

Bir Pekmez Hikayesi “Maya Çorlu”

Bir Pekmez Hikayesi

Senelerdir Ahmetbey’e gider geliriz Ceren’le. Eskiden rehber öğretmenim olan Serkan Akkoç’un öğretmenliği bıraktıktan sonra kurduğu çiftlik evinde nice mangal partileri düzenleyip hıdrellezler kutlamışızdır. Bilirsiniz, Trakya’da hıdrellez coşkulu bir şekilde tüm halk tarafından iki gün boyunca 5-6 Mayıs tarihlerinde kutlanır. Sofralar kurulur, piknikler yapılır, ateşler yakılır, sabaha kadar sohbet edilip yakılan ateşin üzerinden atlanır. Romanlar arasında ise hıdrellez “Kakava” adıyla geçer ve kutlanan şey aynıdır; baharın gelişi. Mitolojik bir de karakterleri vardır ki onun da adı “Baba Fingo”dur. İnsanlar 5 Mayıs’ı 6’sına bağlayan sabaha karşı nehir kenarlarına akın eder ve “Baba Fingo”yu görmek için suya girerler. “Baba Fingo” onların tüm sıkıntılarını giderecek, sağlıklarına ve sevdiklerine kavuşturacaktır. Bahar gelecek, doğa yeniden uyanacak, tazelenecek ve bereket getirecektir.

 

2018’in Mayıs’ında yine bir araya geldik ve hıdrellezi oğlak çevirme yaparak kutlayalım dedik. Arkadaşlarımız ve hocamın köyden arkadaşları ile yaklaşık 20-25 kişiydik. Kocaman bir masası var ama nereyse masadan taşıyorduk; ama bizim için önemli olan rahat olmak değil bir arada olmaktı. Hocam yıllardır 20-30 büyükbaş ile hayvancılık yapıyordu. Türkiye’nin son yıllardaki hayvancılık sektörü de ortadayken bu gittiğimizde gördük ki hayvanlarının tamamını satması gerekmiş. Çünkü durum öyle bir hale geldi ki bu işten para kazanmayı bırakın yalnızca hobi olarak yapılabilecek bir hale dönüşmüş. Kooperatifler tekel olmuş, ne et ne de süt satışınız giderinizi dahi karşılamıyor.

 

Biz o sıra dükkanı yeni tutmuşuz ama tadilat henüz başlamamış. Masada bir yandan onun sohbetini yapıyoruz bir yandan da Serkan Hocam yeni projesini bize anlatıyor. Köydeki tarlalarına pancar ekmiş mahsulü bekliyor. O sene hava şartları güzel ve verimli bir mahsul çıkıyor. 120 ton pancarı ile pekmez denemelerine başlıyor. Aradan geçen birkaç ay sonrası ilk pancar pekmezlerini alıyoruz ve bu konuda damak tadına güvendiğim pekmez sevdalısı anneme veriyorum. Annemin tadı damağında kalmış olacak ki birkaç zaman sonra pekmezin devamını soruyor. Bizse birkaç tatlımız içinde deniyoruz ama ortaya tam bir şey çıkartamıyoruz o günlerde. Bu arada hocam çiftliği pekmezhaneye çeviriyor, yeni bir bina inşa ediyor, kocaman ocaklar ve kazanlar ile donatıyor. Binanın duvarından çatısına, tesisatından zeminine kadar kendi el emeği ile yapıyor. Bu konu açıldığında hep şunu söyler, “kusur ararsan çok, ama her şeyi kendi elimle yaptım, onun için buranın değeri paha biçilemez”.

 

Zaman geçiyor ve 2019’a giriyoruz. Geçtiğimiz aylarda mahsulünü topluyor fakat bu sene geçtiğimiz sene gibi verimli değil ve sadece 40 ton pancar çıkıyor. Kendimiz için hemen rezervasyonu yapıyoruz. Yoksa tüm pekmezin alıcısı var ama neyse ki biz torpilliyiz. Yılın ilk pekmezi için geçtiğimiz hafta Oğuzhan(Tosun) ile beraber ambalajlama ve etiketlemeye yardım etmek için köye gidiyoruz. Birimiz dolduruyor, birimiz kapaklıyor, birimizse etiketleyip güvenlik bandını takıyoruz. Tüm işi kendi yaptığı için beli biraz ağrıyor, birazdan ağrı kesici iğne yaptırmaya gidiyor. Pekmezin en güzel kısmına pekmez köpüğü deniyormuş, o kısmı özel paketliyor. Diyor ki bunu kendinize saklayın, bunun değeri paha biçilemez. Tadına baktığımızda hayatımda yediğim en iyi şey olduğunu anlamak uzun sürmüyor. Öyle bir karamelize lezzet ki tarif edilemez. Kavanozda sanki asılı duruyor, kıvamı yoğun ve sanki tüm lezzeti emmiş gibi. Bir ton pancardan sadece 80 kilo pekmez çıkıyor, bu oran piyasada çok çok yukarılarda. Kendisine gelip çeşitli koruyucu, kıvam arttırıcı ya da benzeri ürünler öneren kişiler oluyor.

 

X: Sana vereceğim bu kıvam arttırıcıyı kullanırsan 80 kilo değil 450 kilo ürün alırsın. 

Serkan: Amacımız insanlara kaliteli ve gerçek bir ürün sunmak; insanları kandırmak ya da sahte ve yapay ürünler sunmak değil. Teşekkür ederim almayayım.

 

Belki reddederken bu kadar kibar davranmamış olabilir. Piyasa maalesef sahte ürün dolu. Geçtiğimiz günlerde pekmez paylaşımımız sonrası kilosu 15-20 liraya pekmez alan kişilerin o ürünleri bayıla bayıla yediklerini öğrendikten sonra biraz içimiz burkuldu açıkçası. Çünkü Maya Çorlu olarak el emeği ve kalite her zaman ilk ve tek tercihimizdir. Bu ürünün içerisinde zerre kadar dahi kimyevi, yapay ya da her hangi bir eklenti dahi bulunmamaktadır. Bunu kendi gözümüzle gördüğümüz için söylüyoruz.

 

70 kilo pekmezi paketleyip hazırladıktan sonra sıra Ahmetbey köftesi yemeğe geliyor. Birkaç saatlik çalışmamızın ödülü olarak kendimizi şımartıyoruz. Bu köfte kesinlikle Trakya’nın en iyi köftesi. Bir Çorlulu olarak söyleyebilirim ki Tekirdağ köftesi falan yanına dahi yaklaşamaz. 3 kişi 1,5 kilo köfte yiyoruz üzerine de Hayrabolu tatlısı. Bizim Oğuzhan biraz iştahlı maşallah, ben tatlıyı bir çataldan sonra bırakıyorum kendisi hepsini bitiriyor. Mide spazmı da geçirip görevimizi bitirdikten sonra yola koyulup pekmezimizi Maya’ya teslim ediyoruz.

 

Bu hafta itibariyle pekmezimizi hem satın alabileceksiniz hem de birkaç ürünümüzün içerisinde göreceksiniz. Öncelikle çocuklar için pekmezli süt yapmak istiyoruz, biliyorsunuz ki pekmez tam bir demir deposu ve kansızlığın baş düşmanı. İkinci olarak pekmezli bir salata deniyoruz, Bakucha’dakini denedikten sonra böyle bir salata fikri çok hoşumuza gitti. Son olarak da kahvaltıda da bu ürünü servis etmek istiyoruz. Çünkü Maya’nın misafirleri her zaman en iyisini hak eder. Çorlu’da kahvaltı kültürüne farklı bir bakış açısı getirdiğimize inanıyoruz. Çünkü insanların büyük çoğunluğu önce gözü doysun istiyor, kahvaltıda çok ama çok çeşit olsun, sadece kuş sütü eksik olsun falan. Ama bu yapıdan kurtulmalıyız. Her şey dahil otellerde Türkler tabaklarını tepeleme doldurup çoğunu bitiremezken, yabancı misafirler yalnızca yiyeceği kadarını alıyor. Neden kalitesiz ama çok çeşit olan bir kahvaltı yerine daha az çeşidi olan ama yalnızca kaliteli ürünlerden oluşan bir kahvaltı tercih etmeyesiniz. Emin olun daha çok doygunluğa ulaşacaksınız. Kahvaltıdaki her bir ürünün değeri ayrıdır, Maya Çorlu’nun kahvaltısında ve sandviçlerinde kullandığı ekşi mayalı ekmeğin unu Balıkesir’den ve Antep’ten gelir, genetiği ile oynanmamış atalık undur, karadut reçeli İzmir’den geleneksel yöntemlerde üretim yapan küçük bir üreticiden gelir, zeytini Balıkesir’den gelir, inciri Aydın’dan gelir, kayısısı Malatya’dan gelir, avokadosu Antalya’dan gelir. Gelir de gelir, siz isteyin Fizan’dan bile ürün gelir.

 

Bir gün yolunuz Lüleburgaz Ahmetbey’e düşerse Serkan Hocam’a selamımı söyleyin, her an size köfte ısmarlayabilir. 🙂

 

Çok Güzel Şey

Yaşamak güzel şey doğrusu

Üstelik hava da güzelse

Hele gücün kuvvetin yerindeyse

Elin ekmek tutmuşsa bir de

Hele tertemizse gönlün

Hele kar gibiyse alnın

Yani kendinden korkmuyorsan

Kimseden korkmuyorsan dünyada

Dostuna güveniyorsan

İyi günler bekliyorsan hele

İyi günlere inanıyorsan

Üstelik hava da güzelse

Yaşamak güzel şey

Çok güzel şey doğrusu

 

Melih Cevdet Anday

 

 

 

 

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.